SYLVİA PLATH'IN SMİTH COLLEGE YILLARI: YALNIZLIK DOLAMBACI

Author :  

Year-Number: 2016- 44
Language : null
Konu : Batı Edebiyatı/Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Number of pages: 377-383
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Sylvia Plath yirminci yüzyılın en başarılı kadın şair, romancı ve kısa öykü yazarlarından biridir. Yazarın 13 Şubat 1963 yılındaki intiharının ardından çok sayıda biyografik çalışmaya ilham veren efsanevi bir konuma geldiği görülmektedir. Plath yazmaya çok küçük yaşta başlamış ve otuz yaşındaki ölümüne kadar devam etmiştir. Eserlerinin çoğu kendi hayatından kesitler yansıtmaktadır. Yazarın yaşamının en verimli yazım dönemi ise ölümünden önceki son yıllar olmuştur. Yazar erken yaştaki ölümünün ardından arkasında yalnızca The Colossus adlı şiir kitabını, Sırça Fanus isimli romanını, yayımlanmış çok sayıda şiirini, kısa hikayesini ve yayımlanmamış Ariel şiirlerini değil günce ve mektuplarını (696 mektup) da bırakmıştır. Plath’ın bu günce ve mektupları Smith College yılları esnasında başlamış ve 1963 yılındaki intiharına kadar devam etmiştir. Bu çalışmada Plath’ın günce ve mektupları psikolojik bir bakış açısıyla incelenmiştir. Özellikle Smith College yıllarında karşı karşıya kaldığı yalnızlık duygusu detaylı olarak tartışılmıştır. Yapılan analizlere göre Plath yalnızlık ve yalıtım hissiyle ilk kez üniversite birinci sınıfta iken karşılaşmış ve bu dönemde aynı zamanda sıla hasreti yaşamıştır. Yapılan incelemeler rekabetçi eğitim ortamının, başarısızlık korkusunun, kişilik özelliklerinin (sosyotropik, otonomik eğilimler, duygusal dengesizlik ve içedönüklük), beğenilme arzusunun, sosyal beceri eksikliğinin (arkadaşlık ilişkisini ve konuşmayı başlatma ve sürdürme becerileri), bir gruba aidiyet eksikliğinin ve narsistik eğilimlerinin de Plath’ın yalnızlık duygusunu beslediğini ortaya koymuştur.

Keywords

Abstract

Sylvia Plath is one of the best women poets, novelists and short story writers of the twentieth century. It’s shown that the author had acquired a mythical status inspiring of dozens of biographical studies after her suicide on 11 February 1963. Plath began writing at an early age and continued to write until her suicide at thirty years old. Many of the studies of her writing were reflected episodes in her own life. The most productive writing period of her life was the last years before her death. After her early death, not only poetry book titled The Colossus, a novel titled The Bell Jar, many published poems, short stories and unpublished Ariel poems remained, but also her diaries and (696) letters. The author started to write these diaries and letters during Smith College years and continued writing until her suicide in 1963. In this study Plath’s journals and letters were examined from a psychological viewpoint. Especially feeling of loneliness that she experienced in Smith College years was discussed in detail. According to analyses, Plath confronted to loneliness and isolation for the first time in freshman year of college, and also she felt homesickness. Analyses revealed that the competitive educational atmosphere, fear of failure, personality traits (sociotropic, autonomic tendencies, neuroticism, introversion), desire for admiration, lack of social skills (initiating and maintaining a friendship relationship or conversation) and sense of belongingness, narcissistic tendencies of Plath have fostered her loneliness.

Keywords


  • Smith College yılları Plath’a yalnızca iyi bir eğitimin, üstün başarı ve bursların değil, tümüyle kızların yaşadığı ve daha önce hiç deneyimlemediği bir arkadaşlık dünyasının da kapılarını açmıştır. Yazar, 27 Eylül 1950 tarihinde, yani okulun ilk günlerinden birinde, annesine gönderdiği mektupta ‚Kızlar benim için yepyeni bir dünya. Onlar hakkında bilgi edinmek ilginç olmalı. Şu işe bak, benim yaşlarımdaki 48 kızla aynı evde yaşıyorum – Amma da güzel! Sınıfımda da 600 kız var‛ (Plath, 1999, s. 46) ve hemen ertesi günkü 28 Eylül 1950 tarihli mektubunda ‚bütün ev hayal edebilecek en sıcak insanlardan oluşuyor‛ (Plath, 1999, s. 46) satırlarını yazarken bu yeni dünyayla tanışmanın kendisi için ne kadar ilgi çekici, farklı ve heyecan verici bir deneyim olduğunu dile getirmiştir. Bununla beraber Plath’ın yalnızlık duygusunun beslendiği en temel kaynaklardan birinin de yine bu yeni dünyada kurması gereken kişiler arası ilişkiler olduğu düşünülmektedir. Zira yazarın Şükran Günü’nün ardından yalnızlık dalgalarının benliğini şiddetli bir biçimde sarstığını belirttiği satırların devamına bakıldığında hissettiği yalnızlık duygusunun derinlikli olmayan kişiler arası ilişkilerden kay

  • (Plath, 1998, s. 94).

  • İnsanın kendisini yekdiğeri ile kurduğu ilişkiler bağlamında inşa ettiği (ÖzdemirAkgündüz, 2013) düşünüldüğünde, Plath’ın kişiler arası ilişkilerinde deneyimlediği yalıtım hissi üzerinde durmanın önemli olduğu düşünülmektedir. Yalom tarafından belirtildiği üzere bireyin deneyimleyebileceği yalıtım türlerinden biri, kişiler arası yalıtımdır. Kişiler arası yalıtım, ‚bireyin kendisini başkalarından soyutlayarak yalnızlığa yönelişi olarak karakterize olmakta; coğrafi nedenlerden sosyal beceri eksikliğine, kültürel faktörlerden doyurucu kişiler arası ilişkiler kurmaya engel olan kişilik özelliklerine kadar pek çok sebepten ötürü ortaya çıkabilmektedir‛ (Yalom, 2001, s. 556-557). Bu yalıtım, zaman zaman kişinin kendisine, ötekilere ve içinde yaşanılan sosyal ortama yabancılaşmasının da bir belirtisi (Tanrıtanır ve Tütak, 2015) olarak değerlendirilebilmektedir. Üniversitedeki ilk aylarda, öğrenim gördükleri okulda daha önceden tanıdıkları arkadaşları bulunmaması halinde öğrencilerin derinlikli ilişkiler kurmaları zaman alabilmektedir. Günce ve mektuplarından takip edildiği üzere Plath’ın da Smith College yıllarında benzer bir süreçten geçtiği ve yaşadığı yalnızlık duygusunun birçok farklı kaynaktan beslendiği söylenebilir. Özellikle Smith College’ın başarı odaklı ve rekabete dayalı okul kültürünün, yazarın kişilik özelliklerinin, narsistik eğilimlerinin, sosyal beceri ve bir gruba aidiyet eksikliğinin yalnızlık duygusunu tetikleyen etmenler arasında yer aldığı gözlenmektedir. Aşağıda bu etmenlere biraz daha detaylı olarak değinilmeye çalışılmıştır.

  • zi‛ (Plath, 1998, s. 35) olarak adlandırdığı okul,

  • yarışmak durumunda‛ (Plath, 1998, s. 43) bı-

  • rakmıştır. Yoğun ve ‚disiplinli‛ (Eradam, 1997,

  • tan alıkoymuştur (Plath, 1999). Yazarın böylesi-

  • Yaşadığı ‚başarısızlık korkusu‛nda (Plath, 1998,

  • 1999, s. 65, 87).

  • Plath’ın kişiler arası doyurucu ilişkiler kurmasını engelleyen bir diğer kişilik özelliğinin içedönüklüğü olduğu söylenebilir. Günce kayıtları incelendiğinde yazarın kişiliğinin içedönük bir yapı sergilediği, bu özelliğinin bir yandan yaratıcılığına zemin hazırlarken diğer yandan akranlarıyla olan ilişkilerinde zorluk yaşamasına neden olduğu gözlenmektedir: ‚
  • Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta Plath’ın duygusal dengesidir; zira günce ve mektupları incelendiğinde yazarın duygusal dengesinin son derece kırılgan olduğu ve sık sık değişkenlik gösterdiği gözlenmektedir. Her ne kadar dergilere gönderdiği çalışmalarının reddedilmesini tolere etmekte görece başarılı olsa da Harvard’daki yaratıcı yazarlık dersinden kabul alamaması neticesinde yaşadığı büyük hayal kırıklığı ve buhran dolu günlerin Plath’ın intihara teşebbüsünün zeminini oluşturan etkenler arasında ön sıralarda yer aldığı düşünülmektedir. Zira yazar böyle zamanlarda, iç dünyasının kapılarını adeta tüm dünyaya kapatmaktadır (Plath, 1999).

  • lirdi‛ (Plath, 1998, s. 37).

  • Bu günce kayıtlarının bir yandan Plath’ın narsistik eğilimlerine diğer yandan sevdiği ve arkadaş olmaya değer bulduğu bir kişiyle ilişkisinin kopması karşısında yaşadığı terk edilmişlik duygusuna işaret ettiği söylenebilir. Fakat burada bahsi geçen arkadaşı, ailevi nedenlerden dolayı okuldan ayrılmıştır, başka bir deyişle yazar ile uzak kalmalarının nedeni kendisinin kişisel seçimi değildir (Plath, 1998).

  • Günce kayıtlarından hareketle Plath’ın ergenlik dönemindeki ilgi çekme ve beğenilme ihtiyacının da arkadaş ilişkilerini sekteye uğratacak nitelikte ve düzeyde olduğu söylenebilir. Bu ihtiyacın aynı zamanda başkaları tarafından anlaşılmama hissi yaratarak yalnızlığını derinleştirici (Özer, 2013) bir rol oynadığı da düşünülebilir:

  • (Plath, 1998, s. 80).

  • Bu günce kayıtlarının Plath’ın yalnızca ilgi çekme ihtiyacına değil sosyal beceri eksikliğine de işaret ettiği düşünülmektedir. Bu kayıtlar yazarın, ergenlikten yetişkinliğe geçmekte olduğu evrede bir gruba ya da bir konuşmaya uygun şekilde dâhil olma ve arkadaşlık ilişkisini sürdürme vb. sosyal beceriler (Bacanlı, 2008) konusunda zaman zaman zorlandığı izlenimi vermektedir.

  • Yazarın yakın ve doyum sağlayan sos- bir diğerinin aidiyet eksikliği olduğu gözlenmektedir. Bu yönünün onun sosyal beceri eksikliği ile iç içe olduğu söylenebilir. Zira aşağıdaki satırlardan anlaşılacağı üzere Plath bireysel farklılıkları nedeniyle kişiler arası ilişkilerinde zaman zaman ‚ayrı‛ olduğu hissi yaşamakta ve kendini bir grubun parçası olarak görememektedir. Bu farklı olma hissinin bir çeşit yabancılaşma hissi yaratarak (Tanrıtanır ve Tütak, 2015) ben-ötekiler arasında kapatılmaz bir uçurum olduğu düşüncesi yarattığı söylenebilir: ‚Kısıtlanmışlıklarımın somut bir simgesi olarak bir kıyıya atıldığım, başkalarından ayrıldığım düşüncesi bir saplantı bende. İstemini öne sürmeye, başkalarıyla iletişim kurmaya yanaşmayan, ama her zaman kabul edilmediğine, bir yana itildiğine inanan bir kimse hakkında simgesel bir alegori yazmak isterdim. Umutsuzca belli bir grubun bir parçası olma çabasıyla kayak yaparken bacağını kırıyor<‛ (Plath, 1998, s. 95).

  • Yukarıda bahsedilen tüm etmenlerin Plath’ın yalnızlık duygusunun oluşumuna zemin hazırladığı düşünülmektedir. Bununla beraber yazarın deneyimlediği yalnızlığın, varoluşsal yalnızlığa dönük bir yüzü olduğu da gözlenmektedir. Varoluşsal yalnızlık, ‚başkalarıyla kurulan doyurucu ilişkilerin sağladığı bütünlük hissine rağmen bireylerin kendileriyle başkaları arasında kapatılamayan bir uçurum olduğunu hissetmesi halinde yaşadığı yalnızlık duygusudur‛ (Yalom, 2001, s. 559-560). Bu varoluşsal yalnızlık kimi zaman yabancılaşma hissi ile iç içe

  • Yukarıdaki alıntılardan hareketle Plath’ın, etrafını çevreleyen insanlara rağmen bilinçli bir yalnızlık duygusu yaşadığı ve çevresindeki insanlarla arasında derin bir uçurum duyumsadığı söylenebilir. Çalışmanın ilk kısmında yapılan alıntıda yazarın yalnızlığı bir ‚kan hastalığı‛ (Plath, 1998, s. 35) metaforu ile açıklaması da varoluşsal yalnızlık sorgulamalarının bir yansıması olarak görülebilir. Zira hatırlanacağı üzere, bu kan hastalığı Plath’a göre kişinin kendi özünden gelmekte ve bütün benliğini sarmaktadır.

  • Öte yandan Plath gibi başarılı ve yeni deneyimlere açıklığı yüksek olan bir yazarın çoğu zaman, yalnızlığın yıkıcı taraflarını yaratıcılığı ve üretkenliğiyle tolere etmeye çalıştığı gözlenmektedir (Teppers, Klimstra, Damme, Luyckx, Vanhalst, Goossens, 2013). Zira yalnızlığının ve tek başınalığının yazarın birçok şiir ve öykü yazmasına imkân verdiği ve bu yolla sanatsal başarılara imza atması için zemin hazırladığı düşünülmektedir.

  • KAYNAKÇA Bacanlı, H. (2008). Sosyal beceri eğitimi. Ankara:

  • Asal Yayınları. Beck, R., Taylor, C. ve Robbins, M. (2003). Mis

  • 16(2), 155-167. Berktay, F. (1998). Kadın olmak yaşamak yazmak,

  • İstanbul: Pencere Yayınları. Eradam, Y. (1997). Benden önce tufan: Sylvia Plath

  • ve şiiri, Ankara: İmge Yayınevi. Longo, G. S. (2010). Homesickness in college

  • University, Blacksburg, Virginia. Özdemir-Akgündüz, G. (2013). Sartre’da

  • Studies, 6 (8): 19-30. Özer, H., (2013). Cevdet Bey ve Oğulları’nda üç

  • Science Studies, 6 (7): 915-934. Plath, S. (1999). Letters home (Ed. Aurelia Plath),

  • London: Faber & Faber Limited. Plath, S. (1998). Bütün günceleri (Yay. Haz. Ted

  • yıncılık. Steinberg, P. K. (2004). Great writers: Sylvia Plath.

  • USA: Chelsea House Publisher. Tanrıtanır, B. C., Tütak , B. (2015). J. D. Salin

  • K., Vanhalst, J. ve Goossens, L. (2013).

  • Personal Relationships, 30, 1045-1063. Thurber, C. A., ve Walton, E. A. (2012). Home

  • alth, 60(5), 1-5. Yalom, I. (2001). Varoluşçu Psikoterapi (Çev. Zeli

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics